www.gilaniler.org Sitesine

http://www.gilaniler.org/

Göç (GÖRÜŞ)

GÖÇ

Üç harftan oluşan bu göç başlık, değişik yönleri ile irdelendiğinde insanların hayatında hemen hemen hep var olan önemli bir eylemliliği anlatır.
Zaten yazım kurallarına dikkat eden birileri insan topluluklarının hemen hemen hepisinden çok önemli olguları kısa cümle yada kelimelerle dile getidikleri görülür. Tıpkı göçterimininde olduğu gibi kendisi kısa ama ifade ettiği anlam insanlar için çok önemli.
Göçün kelime anlamı insanların yaşadıkları yerlerden değişik nedenlerden dolayi birer yada guruplar halinde başka yerlere geçici yada sürekli gitme, yerleşme halidir. Bu eylemi yapan birey yada guruplara da göçmen denir.
Aslında her nekadar göçmenlik eylemliği insanlar için geçerli kabul edilsede burda bir eksiklik söz konusudur. Çünkü bu önemli olayda hayvanlarında nasibini aldığı belirtmek gerekir. Özellikle hayvancılığın esas geçim kaynağı olduğu dönemler ve yörelerde bu gerçeklik dahada net bilinmektedır. Hatta bunun için hala ülkemizde göçerler kesimi önemli bir tartışma konusu olabilmektedir. Neyse biz işin bu yönünü bir tarafa bırakıp esas olan insan, göç ekseninede yazmaya devam edelim.
Göç sorunu incelenirken iki öge öne çıkmaktadır.
Bunlardan birincisi göçün nedenleri,
İkincisi ise göçün sonuçlarıdır.
Ben bu yazıda daha çok bizi ilgilendiği için, göçün nedenlerini kısaca belirtip esas olarak göçün sonuçlarını irdelemeye çalışacağım.
Zaten göçün nedenleri ne olursa olsun bunlar netice itibarıyla bir göçmenlik olgusunun sadece başlangıcı olabilir. Ama burda insanların yaşantılarını etkiliyen etkenler göçmenliğin başlanıp, yaşanmasıyla ortaya çıkmaya, yada göçmenler tarafından his edilmeye başlarlar. Onun için bizim için göçün nedenleri önemli olmakla beraber esas sorun göç sonrası dönemdeki sorunlardır.
İnsan toplumunun tarihi bir yönüyle göçler tarihidir. Bu olgu bu gün tüm dünyadaki bilim adamları için kabul gören ortak bir kanıdır. Zaten tarihie bakıldığında bu gün milletlerin ezici çoğünluğunu ana vatanları bu günkü anavatanları değildir, Neyse biz işin bu derin tarafını bir tarafa bırakalım.
Göçün nedenlerine dönersek bunu kısaca şöyle özetliyeliliriz. Doğal afetler, üzerinde yaşanılan toprakların zamanla verimsizleşmesi savaşlar, yönetimlerin zülmü, devletlerın fetihci, istilacı politikaları gibi nedenleri gösterebiliriz. Aslında bunedenler daha çok çöğaltma imkanımız var. Basit bir örnek verirsek anadoluda, aile içi geçimsizlik, komşu kavgaları, kan davası kavgalarıda zaman zaman göç nedeni olabiliyor.
Ancak kunumuz yukarıdaki özetnedenleri daha fazla uzatmaya gerek duymadım. Yukarıda saydığım nedenlerden dolayı insanlar tek tek, ailece veya topluca olarak göçler yaşamaş, bazı hallerde göçülen yerler yurt olarak kabul edilmiş, bazı hallerdede göçler geri yurtlarına dönmüşlerdır.
Şunu önemle vurgulamak gerekir göçler ister geçici olsun ister kalıcı olsun göç esnasında insanların karşılaştıkları zorlukları çektikleri maddi ve manevi eziyetler başlı başına romanlara konu olacak derecede önemlidir.Yine göç yolculuklarnıda çeşitli nedenlerden dolayı toplu ve tek tek bireylerin hayatlarından kaybettikleri bilinen bir gerçektir. Özellikle bu konuda ülkemizde değişik göçlerle ilgili değişik rakamlarda kayıplar idia edilmektedir. Bizim amacimiz bunu tartışmak olmadığı için sadece konu bağlamında hatırlama yapıp geçiyoruz.
Bu kısa belirlemeden sonra göçün sonucu olarak göçmenlerin yaşamlarına yönelik etkilerine geçersek.
Göçler salt bir yer değiştirme hareketi olarak kalmamiş her durumda iktisadi toplumsal, siyasal, kültürel demografik sonuçlar yaratmıştır. Hatta bazı hallerde büyük göç hareketleri insan toplumlarının tarihsel yürüyüşlerinde yeni dönemleri başlatmiştır. Göçün nedenleri ne olursa olsun sonuçta birbırakılan mekan, birde yerleşilen mekan sözkonusudur.
Bu mekanlar ister bir ülke içinde (iç göç ) olsun, isterse ülke dışı (diş göç ) olsun , insan hayatında bir çok değişikliğin doğal sonucu ve aynı zamanda birçok şeyinde doğal başlangici olur
Yani anlaşılacağı gibi sadece göçülen kişileri, gidilen yerleri değil aynı zamanda terk edilen yerlerde değişik etkileri olabilmektedir. Örneğin topluluk bir alanı değişik nedenlerden dolayı terkettiklerinde o alanda bir çok değişiklik olabilmektedir.( sosyal, ekomik, demografik) etkenlerdeki değişiklikler gibi.
Herşeyden önce göçecek olan birey, aile yada guruplar, göç öncesi normal bir yaşamı ve doğal oplarak bir yaşam şekli söz konusudur. Göç sonucu ise yepyeni bir yaşam şekli ile karşı karşıya kalınır. Bu yaşam şekli sıradan bir yaşam mücadelesi yada terzi değildır. Hayatın tüm alanlarını kapsayan bir yaşam tarzıdır. Yepyeni zorluklar yenilikler, kolaylıklar, yabancılıklar kısacası hayatın her alanında yeni sorunlar ortaya cıkar.
Bazen şöyle göçmenliklerde yaşanmaktadır. Normal hayattada hayat göç eden kesimler için zorluklarla doludur. Ancak göçle bereber var olan zorluklar dahada artmaktadır. Bazende tersi durum sözkonusu olabilmektedir.

Olumlu yönleri.

Herşeyden önce insan yaşaminda bir zenginlğin oluşmasına katkı sunabilir. Göçmenler yerleşik kültürlerne ek, başka kültürel, ekomomik, sosyal ilişkilerle karşılaşırlar. Bu yenilikler kabullenip özümsüyebildiği oranda yeni yaşantısında bir zenginliğin oluşması kaçınılmazdır. Zaten kültürel zenginliklerde kişide ailede yada gurupta bu vesileyle hayat hakkı bulabilir. Tabiki bu durum daha çok uzun süreli yerleşmelerden ( yani göçebenin gittiği yeri alanda uzun süre kalmasıyla) ve ayni zamanda eğitim sonucu olabilmektedır.
Ancak bu sorunun birde ikinci bir özelliği vardır ki, yukarıda anlatığımız durumun tam tersi bir etkisi sözkonusudur.Yani göç eden göçmenlerin yeni alanlarda (bu alanlar iç göç veya dış göç olabilir) yaşadıkları sorunlardır. Herşeyde önce göç sonrası göçmen için temamen yeni bir hayata başlama sözkonusu.
Göçmen için tamamen yeni bir hayata başlama söz konusu özellikle diş göç ( yanı ülke dışına yapılan göç ) Ekonomik , kültürel ,dil, sosyal kısacası önce ki hayatında temamen farklı bir hayat tarzıyle karşı karşıya kalınır . Buda göçün süresi belli değilse göçmenlerin durumu dahada zorlaşır. Çünkü geçici göçmenlikler kişi yada guruplarda derin etki yapmayabilir. Nasil olsa şu zaman sonra memleketime dönerim anlayışıyla hareket eder. Bu anlayışda göçmenliği birazcık olsa en azında piskolojik olarak yaşanılır kılabilinir. Ama tersi durumlardakiler yani göçmemliğin süresi belli olmayanlar için durum böyle rahat değildır.
Onlar yeni zorlukları her an yaşayarak yeni bir tarzı oturtmak zorundadırlar. Birde bazı göçler bizi devletlerın zülmü, siyasi tercihi sonucu yaşanabilmektedir. Bu gibi durumlarda işler dahada zorlaşır. Gidilen yerlerde siyasi baskılar devam eder. Örneğin kalındığı alan dışına çıkışlar yasaklanır, yada izne bağlanır. Bu gibi durumlarda göçmenler adete açık cezaevi yaşantısına makum edilirler. Bu gibi özel göçler göçmenliğin özünü dahada ağırlaştıran faktörlerdir.
Tüm bu gerçeklere rağmen göçmenler yeni yaşam için çok alternatiflere sahip değiller. Özünde onlara sunulabilinen tek alternatif vardır. Oda göç sonrası mekan ettikleri yöre yada ülkelerdeki hayat tarzına alışmak, buradaki sorunların çözümü için uğraşvermek. Tabiki buda lafta anlatıldığı gibi kolay olmuyor. Bu uğraşlar için özel örgütlenmeler, özel mücadeleler, her şeydeden öncede ciddi eyitim gerekkiyor. Şuda çok iyi bilinmekteki bu özel öğelerde başlı başına bir bilinç ve birikim gerektiriyor. Bazende ciddi önderlikler gerektiriyor. Çünkü bireyin durup dururken bu özel ögelere yönelmesi öyle sanıldığı gibi kolay olmuyor. Bu çözümleyici ögelerden mahrum olunduğunda ise en küçük sorun, kişinin, ailenin yada gurubun hayatında ciddi yaralar açabiliyor.
Hayal edemeyeceğimiz bunalimlara neder olabiliyor.
Özellikle 20 inci yüz yilda, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizdede iç ve diş göçler dalgalan halinde yaşandı Tabiki bunun bir çok nedeni vardır. Yüz yillin başından dünyada yeni gelişmeler başladi. Özellikle sınıfsal ve ulusal mücadelelerde beraber dünyanın bir çok ülkesinde iç ve diş göçler yaşandı. İnsanlık bundan dolayı çokk acı çekti. Konuyu bu yönüyleirdelersek bir çok kavimin tarihi anlatmamız gerekecek, buda bu yazının amacını aşan bir durum olur.
Günümüzde azda olsa bu göçler hala yaşanmaktadır. Hatta bulunduğumuz alanlarda artık 3 üncü 4 üncü kuşağımızdan bahsedilmektedır. Buna rağmen göçmen olarak bulunduğunuz ülkelerde halada çözülmemiş yığınca sorunlarımız sözkunusudur. Tabiki işin şu yönünede dikkat etmemiz gerekmektedir. Bulunduğumuz ülkelerde sorunlarımız tamammen çözmek sadece bizlerin mücadeleleri yetmiyebilir. Özellikle bazı sorunların çözümünde, yaşadığımız ülkedeki devletin politikasıda çok önemlidir. Onun için göçmenler için kendi mücadeleleri önemli olduğu gibi yaşadıkları alanı yada devletlerinde bunlara karşı tavırları bazen belirleyici olabiliyor.
Yine kendi durumumuza döneresek, daha çok geldiğimiz ülkedeki kültür ile yaşadığımız ülkedeki kültürlerin etkileri bizleri ciddi şekilde etkilemektedır. Bu etkileşimde kişi netlik kazanamadığı zaman bocalama sözkonusu olabiliyor. İşte bu iki kültür arasındaki bocalama çarpık kişiliklerin oluşmasınada ciddi bir rol oynamaktadır. Bu çarpık kişiliklerin sonucunda bireyde yada guruplar bunalimli yaşam tarzı güncelleşır. Buda var olan sorunların dahada derinleşmesine sebebiyet verir. Bu sorunlu hayat tarzı kişi yada gurupla yaşadığı çevredeki insanlarla iletişimi koparabilir. Yerli kesimlerde göçmenlere karşı olumsuz önyargıların yaygınlaşmasına önayak olunur. Bu konudaki en canlı örnekleri şöyle bir çevremize baktığımızda rahatlıkla söyliyebiliriz. Bazı göçmen topluluklar için hırsıslık, uyuşturucu, pis geri gibi yakiştırmalar, bu olumsuz tavırlar sonucu oluşmüşlardır. Burda yabanci düşmanı çevre yada partilerinde bilinçli propagandaları yerli halkı etkilemektedır.
Bilinçli bir pespektifle hareket edilmediği zaman bu olumsuzluklar günlük yaşamın her alanında kendisini hisettirirler.
Göçün sonucu oluşacak olumsuzluklardan fazla etkilenmemek için, bilinç, Örgütlenmek ve toplu mücadelelerin önemi büyüktür. Bu gerçeklik kavranıllıp gereği yapılmadığı müdetçe, sorunlar varlığını devam ettirir. Burda asolan geçmişteki olumlu kültürel, sosyal yönlerimizi koruyarak bulunduğumuz ülkelerdeki yine olumlu kültürel yönleri benimsemek gerekir. Şunu hiçbir an aklımızda çıkarmamakgerekiyor. Her yerin yaşam sartlarında hem olumlu yönler hemde olumsuz yönler mevcuttur. Bize düşen görev her iki tarafında olumluluklarından faydalanmak, kendi gerici yönlerimize ve buradaki olumludeğerlere karşı kendi gerici yoz direncimizden vazgeçmemiz gerekiyor. Aslında buna birazda mecburuz. Çünkü biz hayatımızı değiştirmemsek hayat şartlar zamanla bizleri değiştirecektir. Ama bu değişim bizim istediğimiz şekilde olmuyabilir. İşte o zaman ah vah etmeklerimizde beş para etmeyebilir.

O halde tek alternatife sahibiz .
Bilinçlenmek, bilinçlenmek ve sosyallaşmak

Kemal