www.gilaniler.org Sitesine

http://www.gilaniler.org/

Köy Davaları (ÖYKÜLER)

Köy Davası ve Küfrün Kerameti

Köy Davası ve Küfrün Kerameti Sifon komşu köylerle değişik nedenlerden dolayi, bazen şiddetli bazende küçük çaplı, kavga ve mahkemelik sorunları oluyordu. Bu tür anlaşmazlıklar henüz bitmiş değil. Genelde köy meralarıi ve bireysel tarla sınırlarıyla ilgili bu tür sürtüşmeler,yargiya intikal edip yıllar, yılı sürüp giderdi, bu şekilde cereyan eden köy davaları , genelde karar aşamasına dahi gelmeden .yöreyi iyi bilen, birtakim bilir kişi'de dedikleri ( ehli hukuk) diye halk arasinda tabir edilen yalanci şahitlerinde dinlenmesi gündeme geliyordu. Bu iş içinde darıbüklü kel mahmut , biçilmiş kaftandı. köy sınırlarından dolayi , Törnik ve Beşkiliseyle karar aşamasınna gelmiş son duruşmaya bütün taraflar hazir bulunuyordu, şiranin adliye salonunda. Dava duruşmasinda bütün taraflar mahkeme heyetine istem arzu ve itirazlarini sunduktan sonra ,son karar için kel mahmudun dinlenmesine karar verdi mahkeme reizi. bu sirada ; adliye mübaşiri kör zeki , disari çıkıp mahmudu çagirmaya başladı. Dişarıda yükselen tarafların tansiyonu kel mahmudu"da vicdan ile cüzdan arasina sıkıştıran kararsızıigı her halınden anlaşıliyordu. Mubaşirin ilk anosu kel mahmut 'ça duymamazliktan gelindi. Ikinci kez ; kör zeki toplumun iyice içlerine doğru girip sinirli ve yüksek sesle , mahmudu uzun ve nizami künyesiyle , Eşref oglu boz mahmut,diye birkaç kez seslenince , heyecan ve sıkintıdan olsa gerek ; dili sürtüşerek Eşek oğlu eşek boz mahmut diye gaf yapinca : kel mahmudun tepesinin, attigi o an dı Mahkemesininde ...... Törnügünde ...... beşkiliseninde Sifon unda '' ve güneş yüzü görmemiş ; en mendebur küfürlerini sergiliyordu , şiranın pilakajlı kaldırımlarında. '' Kel mahmut yaşamında '' bir çok kez, başına gelmişti benzeri hadiseler , ancak böylesi yedi düvele rüsfay oluşu ilk kezdi , ve ilk kez bu kadar cebelleşti içindeki mahzun mahmutla ; ne yapıyorsun ? '' be hey gafil '' Öte tarafı hiç düşünmüyormusun diye.' Ardından kasabayi terk etti kel mahmut, Dava"da ''uzadıkça uzadı '', zemheri gecelerine döndü uçsuz bucaksız . Mahkeme başkanı, ileri bir tarite yeni bir bilir kişinin dinlenmesine karar verip , dosyasını kapattı. Şiranın ileri geleni hatırı sayılır eşraf ,ve ticaret erbabı kesimle , devlet dairelerindeki memurlar , bankacı vs sifonu ,ve sifonluları çok iyi tanıyorlardı. Çünkü sifon nufusu kalabalık, fakir bir köydü . Şiranın perşembeye denk gelen pazarı ( aksata ) günü en çok sifonlular , dolaşırdı şiranın esnaf sokaklarını. Çoğu zaman haybeye inerlerdi onca yolu, ama neylesin dost var düşman var. birileri ta akşamdan hazırlamış , yol çıkınını hasan gider'de memo dururmu, parasızda olsa , karacaya inmek gerekiyordu . O gün bir yedi bölüklü için yedi kez haca gitmekten daha mahpuldu .Çünkü orada şenlik ,dost ve ahpapların akın, akın ,ürenden türenden , merkeze de buluşma günüydü.Yaz ve kış şiran için değişmez, bayram havası hakimdi perşembelerde. Şiran esnafı sifonluya daha değişik, bir güven duyuyordu . Onlar yoksuldu ama borcuna sadık insanlardı. direkt pazara iştirak edemeyenlerde, diğer komşusu aracığıyla ; falanca esnaf 'ta bana veresiye şunları al diye ;bir selamla müşküliyetini dostuna öyle yollardı. Sifonluyu böyle mazlum ve , uysal yapan şüphesiz yoksulluk idi . Bir ozanın dediği gibi yoksulluk cehhennemin öbür adıdır.Bu durm bile hayra vesile olabiliyordu. şiranın yerli halktan birde genç muğallit kesimi vardı'ki. onlar şakalaşmak ve küfür işitmek için ; sifonun tanınmış divane ve bir kaç söz ustası şahsiyetler özellikle hoş ve boş zaman öldürmek için 8 saat yol teperlerdi . Bazı gençler dükkanın kapısına dikiılir '' Kürt , kürt , küvara kürdü vurdum duara Bir taş attım elmaya elma dalda kalmaya mevlam kürdü yaratmış dağlar ıssız kalmaya Bir gün ziraat bankasının , köylülere vereceği tarım ve hayvancılığı teşvik kredileri ödeme , esnasında ; sifonluların sıraları zorladığını gören , müdür kapı aralığına yaslanıp ;ya hu bu sifonlardan daha aşaği millet yok diye hakareti ,adeta köylülerin üstünde soğuk duş etkisi yarati. Buna cevaben sırt mahhalleden hasan amca ( dedo ) Hayır müdürüm ! bizden sonra ,darıbük , darıbükten sonra paynik , paynikten sonra Sarıca sarıcadan sonra kasaba yani en aşağı sizsiniz efendim ıstıram ederim . Buna karşılk müdürün somurtması ve ; sokaktaki kalabalığın gülüşmeleri ,olumsuz atmosferi kısmide olsa '' normale çevirdi. Bazende aşağı köylerde misafir kalan sifonluları ; cuma namazına götürüp, dua ve kaç rekat olduğunu bilip ,bilmediklerini test ediyorlardı. Bu olayın kahramanı da orta mahhallede deli azizdir. Paynikte deli azizle cumayı kılan cemaatin, bir gurup genci ;namazın normal süresinin geçmesine rağmen ,halen yalandan ,eğilip doğruluyorladı. Halbuki deli aziz ; namazı kılmış diğer cemaatle çıkmak üzereyken : Devam edenlere dönerek ; ulan ......cocokları fazla namaz kılanın ....... .....''mi der ve tepkisini diğer köyün hanedanlarınada ulaştırıyor. Kimin ne demeye hakkı var . haklı söze hiç kimseden gık çıkmıyor . Deli azizin'gönlünü alıp yeniden yolculuyorlar.Buraya kadar anlatılanlar ; sıradan günlük olaylardı bir sifonlu için.! Mevsimin kış ayı'na tekabul etmesi ; köy ahalisinin işsiz güçsüz damlarda , boş lakırtının ve zaman geçirme derdi bazen çekilmez olurdu. Bazende kar çok yağınca ; guruplar halinde yukarı alevi köylerinin ta içlerine kadar çıkıp tavşan ve keklik avllıyorlardı. yukarıkınler tavşanı yemediklerinden dolayı , meraların her yanı tavşan kaynıyordu sanki, ve buralarda 'da doğası gereği tavşan yemezler ;avcılara bır takım yakıştırma ve sataşmalarda bulunuyorlardı.Bu gibi etkinliklerde genelde olaysız geçerdi , hatta onları davet edip ,çay yemek vs ağırlamalrını ben çok kere tanık olmuşumdur. Son olarak yine Deli azizin şahit olduğu ve yine belki kendi fikrince haklı olarak küfretmişti payniklilere. Olay şekli ve karekteri ''bu sefer daha vahim ve'' bir komşunun diğer komşusuna belkide ; yapabileceği en ayıp ve en acımasız bir hakareti mustahak görecekti ,'' kendilerine hizmetçilik yapan ,gariban bir çobanına.! Yakın tarihimizde , bir sifonlu ; paynik köyüne ailece çobanlığa gitmiş . Bilindiği gibi''köy çobanlığı bir sezon için anlaşma yapılır, ve son baharın hakkını alır , ya ayni köyde baharı bekler, yada kendi köyüne giderlerdi . Biçare sifonluda böyle bir anlaşma yaparak köyün çobanlığını , en büyük sadakatle yapiyorken ; kendisine yardımcı olan biraz büyük çocuklarının dışında evde kalan küçük çocuklarından birisi ( kız çocuğu ) hastalanmış , ve aynı köyde ölmüş. Bu dramatik olay,; mevsimin en sıcak aylarından ekin zamanı olarak yöremizde tabir edilen işlerin en sıkı , ve ayrıca yayla zamanı oluşundan ; kimseyede ulaşılamamış. Alel acele cenazeyi kendi mezarlıklarının uzağında tenha bir yere defnediyorlar. Kim ne diyebilir? hangi cesaretle neyle , ve hangi variyetle , zaten hak ettiği yiyeceği ve parayi son bahara kadar barınabilirdi, çorak , kıraç ve'de sıcak yaban ellerde. O günlerden , bir gün deli aziz kasabadan ,gelirken ;komşusunun ve yakınının acı durumunu ordan ayak üstü geçerken tesadüfen öğreniyor. Köy çıkışından mezarlıkları görünce ; yeniden tazelenir duyguları , nerde acaba yavrucuğaz'' göz gezdirirken bulamıyor , ve epece ilerde bir başına küçücük mezarı görünce adeta çılgına dönüyor ., ve gerisin üstü peyniğin içine ; yumuyor gözlerini açıyor ağzını, hiçmi Allahtan kokrmadınız? bu yaptığınız hangi kıtaba sığar ? Bu ufacık bir sabıdır henüz. Gavurda olsa ; günahı yok bu sabının der. Bizim ölüler sizin ölülerimi ..... küfür krizine tutuluyor .Heybetli sesi ve koca cüssesinin köy meydanındaki kırman dönüşü; hayrete düşürüyordu , köyün genç , yaşlı , ve cenneti çoktan garantilemiş ''sofu imamını ! Sonuç olarak , yukarıda vurguladığım hadiselerin aynılarını '' günümüzde ''de değişik biçimlerde ve başka kisveler altında , hakaret ve saldırılara maruz bırakılıyoruz.Bu saldırılar ; kah devlet katından , kah ,bazı yobaz çecrelerce ya'da değişik siyasi akımlar ve partilerce , hemde çok pervarsız bir şekilde , hiç bir kural tanımaksızın biz mazlum halklara reva görmektedir. Bunun için özgürlük istiyoruz ! Bunun için eşitlik istiyoruz! Bunun için demokrasi istiyoruz! Ve Alevi inancının anayasal güvence altına alınmasını, toplum olarak önemle arz ediyoruz. Yetkililer ''hiç bir şey mermeme prensiplerinden vaz geçmeliler. Bilinmelidirki ; Alevi toplumu Yasaklarla ,filizlenip yeşerdi ve bu gün daha saygın ve modern seviyelerde seyr etmektedir. Katırcı bezirgenlerin kaygısı ve , telaşı boşunadır. Bu olumsuz şartlarda ''harikalar yaratan , geçmişteki karanlık dönemleri bile hoş görü asit inden yıkayan Aleviliğe birde devlet desteği sunulursa , Aleviliğin örnek toplum olgusunu o zaman göreceksiniz nelere kadir olduğunu. Alevi sunni çelişkisinin var olduğu ülkemizde , bizim bölgemizdeki boyutunu ben yalnızca en bariz bir kaç sıradan hadiseleri anılarım ve memleket hatıratlarımdan esinlenerek yaziyorum. Burada yeri gelmişken ; şunuda belirtmek istiyorum: Özellikle şiranda ve çevre köylerindeki sunni aydınlarımızın , ve bir alt tabakasındaki öğretmen vs memur çevresinin hatırı sayılır derecedeki, demokrasi mücadelelerini kesinlikle inkar edemeyeceğimi belirtmek istiyorum. Zira aydınlarımız ''da bütün olup biten haksızlıkların bilincindedirler , bu nedenle Aydınlarımıza büyük görevler düşüyor. Sıradan bir vatandaşın hak arama mücadelesinin yankısı ;geri demokrasilerde pek etkili olcağını sanmıyorum. Aydın'ın bir mesajı ; binlerce bireyin toplumsal istemine , etkili ve hayra vesile olur anlayışındayım .. Not : Atıfta bulunduğum ,adı geçen mezar ayrımcılığını bile yapan hemşerlerimin , eleştiri ve tepkilerine '' verebileceğim sözlü tarih verileri halen canlı tanıkları mevcuttur. Belki istemeyerek'te olsa vurguladığım her yanlıştan dolayı hemşerlerimden özür dileyebilecek medeni cesarete ve erdemliliğe haiz olduğumu ''da altını çizerek belirtmek istiyorum .Tabiki mevcut verilerimizi çürüte bilecek yeni bir , itiraz ve doğruları sunabilecek herhangi bir görüş olmadıkça ; burada yazdıklarım resmi tarih verileri olarak yerini koruyacaktır. Zaten resmi tarih ile , sözlü tarihin kesiştiği yerde sözlü tarih vardır. Farkı ; sözlü tarih verilerini , sansürsüz ve hızlı aktarabilendir. Resmi ise: sansürlü ve belki senelerce süren bir, keşmekeşten sonra ,O da zurunlu oldukça. Herşey iyiden , doğrudan , ve güzelden yana olma dileğiyle.

METİN