Günün Sözü :  Sitemize Hoşgeldiniz Gılaniler Web Sitesi Köyümüzün Tanıtımı Görevi Üslenmiş Bir Sitedir. Herşey Unutturmamak Adına   
PİR SULTAN ABDAL

pir_sultan.jpg

YEDİBÖLÜK KÖYÜ

Kapat AA...ÖNSÖZ

Kapat ANILARLA SİFON

Kapat AĞIT

Kapat DİL

Kapat EĞİTİM

Kapat GELENEKLERİMİZ

Kapat GENÇLİK ETKİNLİĞİ

Kapat GENÇLİĞİMİZ

Kapat GURBETTEKİLER

Kapat GÖRÜŞ

Kapat HARİTA

Kapat KAYIPLARIMIZ

Kapat KUSPO 3,6 HAZİREN 2010

Kapat KUSPO VİDEOLARI

Kapat KÖY RESİMLERİ

Kapat KÖY VİDEOLARI

Kapat KÖYÜMÜZÜN OZANLARI

Kapat KÜLTÜTÜMÜZ

Kapat KÜRT SORUNU

Kapat NUFUS

Kapat PROJELERLER

Kapat SANAT

Kapat SEMTLARIMIZ

Kapat SOYAĞACIMIZ

Kapat SİFONDA DEDELİK

Kapat TARİHİ BELGE

Kapat TARİHİMİZ

Kapat TARİHİMİZDE İZBIRAKANLAR

Kapat YAZ ETKİNLİKLERİ

Kapat YORUM

Kapat YÖRESEL ATA SÖZLERİMİZ

Kapat YİTİRDİKLERİMİZ

Kapat ÖYKÜLER

Kapat ŞADİ AŞİRETİ

Kapat ŞİRANIN KÖYLERİ

ALEVİ YOLU VE ÖRETİSİ

Kapat ALEVİ PİR VE ERENLERİ

Kapat ALEVİ DERGAHLARI

Kapat ALEVİ OCAKLARI

Kapat ALEVİ SÖZCÜĞÜNÜN KÖKENİ

Kapat ALEVİ ÖĞRETİSİ

Kapat ALEVİLİKTE KURBAN

Kapat ALEVİLİĞİN GİZLİ TARİHİ

Kapat ALEVİLİĞİN TARİHSEL BOYUTU

Kapat AYİN-İ CEM

Kapat BATAL GAZİ

Kapat BOZ ATLI HIZIR

Kapat BÜYÜK OSMANLI YALANI

Kapat CEM VE 12 HIZMET

Kapat DERGAH DEVLETLERİ

Kapat DİL KURUMUNCA ALEVİLİK

Kapat EHL-İ BEYT'LER ALEVİMİ

Kapat HACİ BEKTAŞ VBELİ

Kapat LUVİ`LER ALUVİLER

Kapat OZANLARIMIZ

Kapat TURNA KUÇU

Kapat TURNA KUÇU SÜRATINDA MURŞİT

Kapat VARİDAT

Kapat YAS-I MATEM

Kapat YEDİ ULU ALEVİ OZANI

Kapat İNAÇ BOYUTUYLA ALEVİLİK

SPONSOR
SAYAÇ

   Ziyaretçi

   şu An Bağlı

TAKVİM
GAYETE
Site Hakkında Bilgilendirilmek için Gazetemize Katılınız.
Katıl
Çık
3 Katılımcılar
İNFO
BOZ ATLI HIZIR - Boz Atlı Hızır
BOZ ATLI HIZIR, KAYIP TANRI LUPERCUS VE SEVGİLİLER GÜNÜ

Boz atlı Hızır'ın izini sürmeğe Eski Çağın ünlü Truva kentinden başlayacağız Truva'dan İtalya'ya geçip Büyük Roma İmparatorluğunun kuruluş yıllarına uzanacağız Darda kalan remus ve Remulüs kardeşlere uzanan Hızır'ın elini izleyeceğiz. Sonra Hızır gününün Hıristiyan Kilisesi tarafından sevgililer gününe dönüştürüldüğüne tanık olacağız. Anlatacak çok şey var, ben olabildiği kadar özetlemeye çalışacağım.

Truva:

Prof. Dr. Manfred Korfmann'a gelene kadar Truva üzerine çalişan tüm arkeoloğ ve tarihçiler Truva’nın eski çağ Yunan Uygarlığı’nın Anadolu’daki bir uzantısı olduğunu, Truva Savaşı’nda Yunan Şehir Devletleri arasında çıkmış ve Anadolu’yu derinden etkilemiş bir çatışma olduğunu öne sürdüler.

Tübingen Üniversitesi’nden Prof. Dr. Manfred Korfmann , 1986 yılından başlayarak Truva kazılarını, disiplinlerarası büyük bir bilimsel projeye dönüştürdü. Alman arkeolog, Tarih Öncesi ve Eski Çağ Profösörü Manfred Korfmann, başkanlığını yaptığı Truva kazılarında, İlyada Destanı’nda anlatılan o büyük savaşın yaşandığı yüzyılda (M. Ö. 12. yüzyıl) Truva’da o güne kadar hakim olan görüşü ters yüz edecek kesin bulgular elde etti.

Manfred Korfmann uzun yıllar sürmüş Truva kazılarından elde ettiği sonuçları 1995 yılında Almanya’da bir konferansta bilim dünyasına sundu.
Tüm eski kazcıların varsaydığı ve ifade ettiği gibi Truva VI Miken-Helen dünyasının bir parçası değildi.

1995 yılında Tübingen Bilim Konferansı’nda, yüzyıllardır sorulan ‘Truvalılar kimlerdi?’ sorusu nihayet bir yanıta kavuştu. Yirmi yıla yakın bir zaman süren kazılar sonunda verilen bu bilimsel yanıt ile Homeros’tan o güne kadar sürdürülen bir şanlı direnişi Helenleştirme çabaları da boşa çıkmış oldu. Ünlü Truva Savaşı’nın yaşandığı yıllarda Truva şehrinde Luviler yaşıyorlardı ve kentte Luvi dili konuşuluyordu.

Luvi dilinde kelimenin başındaki (a) ihmal edilerek yazılıp-okunuyordu.Luvi sözcüğünün aslı Aluvi idi ve bu Eski Çağ insanları bugün adına Aleviler dediğimiz geniş topluluğun uzak atalarıydılar ve Anadolu'nun en eski yerli halkıydılar ve Anadolu'nun ilk büyük uygarlığın onlar yaratmışlardı

Prof. Dr. Manfred Korfmann’ın arkeoloji dünyasında şaşkınlık uyandıran bulguları ile Homeros’un İlyadası’ndaki ünlü şehrin sakinlerinin Luviler yani Işık İnsanları oldukları, gün yüzüne çıkmış oldu.

Truva MÖ. 1210 yılında Homeros'un İlyada'sına konu olan ünlü Truva savaşı sonrasında barbar Yunanlılar tarafından yıkıldı yakıldı ve yağmalandı.Bu savaştan kurtulanlar çareyi komşu coğrafyalara göç etmekte buldular.Truvalı soylu prens Aenias savaş sonrasında kendi topraklarını terk ederek ailesi ile birlikte Kuzey İtalya'ya yerleşti.

Roma'lılar, Roma İmparatorluğunu kuran Romulüs ve Remus adlı ikiz kardeşlerin Truva şehrinin Yunanlılar tarafından yakılıp yıkılmasından sonra İtalya'ya göç eden son Truva prensi Aenias'ın torunları olduklarına inanıyorlardı. Romalı tarihçiler Truva şehrinde olduğunu. öne sürüyorlardı.Bu Büyük Roma İmparatorluğunun resmi tarih teziydi.
Roma'nın kuruluşundan iki bin yedi yüz yıl sonra Roma İmparatorluğunun resmi tarih tezi Ferrara ve Stanford üniversiteleri işbirliği ile yürütülen bir araştırmaya konu oldu. Ferrara Üniversitesinden Profesör Guido Barbujani'nin başkanlık ettiği bu araştırma sonunda MÖ.VIII. yüzyılda ait Etrüks mezarlarından çıkan iskeletlerden alınan DNA örneklerinin Batı Anadolu'dan toplanan DNA örnekleri ile büyük bir benzerlik gösterdiği ortaya çıktı.
Benzer bir araştırma da Torino Üniversitesinde yapıldı.. Araştırma genetik uzmanı Prof. Dr. Alberto Piazza başkanlığında yürütüldü ve dört yıl sürdü..Bu araştırma da aynı sonucu verdi. Roma'yı kuran Etrüksler'in geçmişte yoğun olarak yaşadıkları yerleşme birimlerinde halen yaşayan kişilerden toplanan DNA örnekleri Batı Anadolu'da yaşayan insanlardan alınan DNA örnekleri ile tıpatıp uyuşuyordu..
Romalılar'ın resmi tarih tezi doğruydu. Roma'yı kuranlar Batı Anadolu'dan göç ederek İtalya'ya yerleşen insanlardı, yani Luviler'di.

Bir topluluk bir diyardan başka bir diyara göçerken inançlarını geride bırakmaz, bırakamaz.Kim nereye taşınırsa taşınsın yüreğini de beraberinde götürür çünkü.

Roma İmparatorluğunun kurucuları olan Luviler'in de, Truva'dan Kuzey İtalya'ya göç ederken Anadolu'daki inançlarını terketmiş olmaları çok uzak bir ihtimaldir.Bu noktadan hareketle Roma'yı kuranların inançları ile Luviler'in ardılları olan Alevilerin binlerce yıldan bu yana vefa ile bağlı kaldıkları kadim inançları arasında Roma'nın kuruluşu ile birlikte başlayan- kuvvetli benzerlikler olması gerekir. Bu benzerliklerin ortaya çıkarılması hem Roma'yı kuranların Luviler olduğu tezini kuvvetlendirecek hem de Alevilerin Luviler ile birinci derecen ve birinci sıradan akraba olduklarına dair çok güçlü bir kanıt oluşturacaktır.

Bereket,Döllenme ve Aşk Tanrısı Lupercus:

Bilindiği gibi efsaneye göre Roma şehrini kuranlar Turuva'lı Aeneas'ın soyundan gelen Romulus ve Remus adlı iki kardeştir.Rivayet edilir ki; Aeneas'tan bir kaç kuşak sonra kardeşi Numitor'u öldürerek tahta geçen Amulius, Numitor'un kızı Rhea Silvia'yı bir tapınağa kapatır ve çocuk yapmasını yasaklar. Rhea Silvia'dan doğacak bir çocuğun ileride kendi tahtına göz koyabileceğini düşünmektedir.Rhea Silvia yine de gebe kalır ve tanrı Mars'tan ikiz erkek çocuk dünyaya getirir.Bunu öğrenen Amulus Rhea Silvia'yı öldürdükten sonra Romulus ve Remus adındaki ikiz bebekleri başıboş bir tekneye koyarak Tiber nehrinde ölüme terk eder.
Nehrin taşması ile bebekleri taşıyan tekne karaya vurur ve parçalanır.Bir kayanın dibine savrulan Romulus ve Remus'u dişi bir kurt bulunarak yakındaki bir mağaraya taşır ve Faustulos adındaki bir çoban buluncaya kadar onları emzirerek hayatta kalmalarını sağlar.
Roma'yı kuran Remus ve Romulus kardeşleri emziren dişi kurdun efsanedeki adı Lupa, Lupa'nın ikiz kardeşleri taşıdığı mağaranın adı Lupercal ,ölümün eşiğine gelmiş iki çaresiz çocuğun imdadına yetişen tanrının adı ise Lupecus'tur.

Latincede Lupa sözcüğü 'dişi kurt' anlamındadır. Roma'nın kuruluş efsanesinin Truva'dan yani Anadolu'dan başladığını biliyoruz o halde bu kelimenin Anadolu'daki orijinine de göz atmamız yerinde olacaktır. çıkışlı i kullanımına bakmak gerekir. Bu sözcüğün Anadolu'daki kökü Eski Yunanca'da kurt anlamına gelen Lykos sözcüğüdür.Eski Yunancada Lykos (λύκος) yani kurt kelimesi ile aynı kökten gelen bir kelime daha vardır. Işık anlamına gelen Lyke (λυκη) sözcüğü.. Bu iki sözcüğün ortak atası ise Luvi dilindek, ışık anlamına geleni 'Lu' köküdür.

Lupercus Eski Roma'da bereket, döllenme ve aşk tanrısı olarak çok saygın bir konuma sahipti.Lupercus adına her yıl Roma'da 13 -15 Şubat tarihleri arasnda 'Lupercalia' adı verilen büyük bir festival düzenlenirdi.Lupercus'un kutsal hayvanı keçiydi. Keçi Lupercus'un döllenme gücünün temsil ederdi. Lupercus adına düzenlenen törenlerde Lupercus rahipleri Lupercus onuruna keçi kurban ederler, daha sonra kestikleri kurbanın derisinden bir parçayı başlarının üzerine koyarak Roma sokaklarında dolaşarak herkese ve heryere dokunurlardı.Başlarının üzerindeki keçi derisiyle dolaşan Lupercus rahiplerinin dokundukları yere bereket getireceğine inanılırdı.Genç kadınlar ve genç kızlar rahiplerin kendilerine dokunması için kendiliklerinden ileri atılırlardı.İnanışa göre bu dokunuştan payını alan genç kızlar bekar iseler eşlerini bulurlar, eğer evli iseler doğurganlıkları artar ve kolaylaşırdı.Lupercus festivalinin ikinci gününün akşamında bekar genç kızlar eşlerini seçerlerdi.
Antik Roma'da Lupercus'un kışın ortaya çıktığı ve koyun sürülerini kurtlara karşı koruduğu inancı da hayli baskın ve yaygındı.
Eski Çağın Roma İmparatorluğundan bugünün Anadolu'suna geldiğimizde Lupercus inancının bugün Anadolu'da başka bir isim altında ve çok canlı bir biçimde varlığını hala sürdürmekte olduğnu görürüz.
Boz Atlı Hızır:
Kimi zaman peygamber, melek, veli yada nebi olduğu öne sürülse de Anadolu Alevi erkanı içinde Hızır tüm bu sıfatların çok üzerinde çok ayrıcalıklı yere sahip çok yüce bir figürdür.Hızır yolda kalanların yoldaşı, darda kalanların yardımcısıdır.O gençlerin kısmetini açar, yokluğa yoksulluğa bolluk ve bereket getirir.O 'Kışın Piri'dir, zemherinin ayazında çaresiz kalmışların dostudur.Alevi inancında umudu tükenmiş her can 'Yetiş ya Hızır' diyerek onu çağırır.O , gümüş kanatlı atının üzerinde uçarak, karda, kışta, darda, zorda ve yolda kalmış çaresizlerin imdadına yetişir.Onun atı nalsızdır, yelsizdir ve gemsizdir. O her yerde hazır ve nazırdır.Yüreği kabaran ona sığınır. O cara yeten, yürekten çağrıldığı yere gidendir.
Alevilerin muhayyelesinde çoğu zaman ipek sakallı nur yüzlü bir ihtiyar olarak tasavvur edilse de o dondan dona girer , bazen ak saçlı bir dede olur, bazen ceylan gözlü bir gelin, bazen de dağ başında bir geyik olur.Her biçimde her formda mümkünü tükenmiş olanların yardımına yetişir.Boz Atlı Hızır uğradığı hanelere bolluk, dokunduğu yiyeceğe bereket getirir.
Hızır'ın kutsal hayvanı dağ keçisidir.Dersim bölgesinde dağ keçilerine 'Malê Hızıri' adı verilir.
Hiçbir Alevi gülbengi (duası) yoktur ki içinde onun adı geçmesin.Alevi erkanında Hızır adı -Hakk dahil - her kutsal isimden fazla çağrılır. Alevi erkanı içindeki bu en kutsal bayram Anadolu Alevilerin ' Hesabê Ma' dedikleri rumi takvime göre 31 Ocak 2 Şubat tarihleri arasındadır.Rumi takvim ile miladi takvim arasında on üç gün fark vardır.Boz Atlı Hızır'ın bayramı miladi takvim ile 13-14-15 Şubat günleri kutlanır.
Hızır Bayramında Aleviler çalışmaz, işe gitmezler.Bu günlerde 'Hızır'ın hakkı üçtür' diyerek 'Hızır orucu'.adını verdikleri üç günlük oruçlarını tutarlar.Üçüncü gün akşamında Hızır kurbanı tığlayıp , Hızır lokması dağıtır ,Hızır adına cem yürütürler. Hızır cemi de tüm Alevi ayin-i cemleri gibi perşembe gecesi yürütülür. Aleviler Hızır cemini perşembeyi cumaya bağlayan geceye denk gelmesini temin için Hızır Bayramını bir-iki gün önceye yada sonraya alırlar.
Anadolu coğrafyasında bereketin sembolü buğdaydır. Hızır kutlamalarının ikinci günü yani 14 Şubat çok önemlidir. Bu günün akşamında her evde geniş bir siniye 'kavut' adını verdikleri, dövülmüş buğday serilir. Evin yaşlısı henüz doğurmamış gelini varsa gelinine, bekar genç kızı varsa genç kızına, bekar erkek çocuk varsa ona dönerek 'Niyetini et de şu siniyi kaldır ' der.Evin genç kızı, oğlu yada gelini bu buğday serili tepsiyi niyet ederek ev içinde yüksekçe bir yere kaldırır.Genç gelinler buğday serili tepsiyi kaldırırken döl tutmayı, çocuk doğurmayı, bekar genç kızlar ve bekar erkekler gönüllerindeki sevgiliye kavuşmayı niyet ederler. Bekar gençler bu günde oruçlarını açarken su içmezler ve tuzlu yiyecekler yerler.O gece rüyalarında gönüllerindeki sevgilinin kendilerine su vererek susuzluklarını gidereceğine inanırlar.
Ertesi sabah uyanan hane halkının ilk işi dövülmüş buğday serili tepsiye bakmak olur Eğer tepsiye geceden serdikleri dövülmüş buğday üzerinde bir ize rastlarlarsa Hızır'ın o haneye uğradığına ve buğdaya eliyle dokunduğuna inanırlar.Hızır'ın dokunması berekettir.O hangi haneye uğramışsa o haneye bolluk gelir.
Özetlemek gerekirse Alevilerin büyük kutsiyet atfettiklei Hızır'ın öne çıkan başlıca özellikleri şunlardır
- Kılıktan kılığa girerek çaresiz kalanların, darda, zorda olanların imdadına yetişir.
- Dokunduğu yere bereket getirir
-Genç gelinlerin döl tutmalarını ve çocuk doğurmalarını sağlar
-Genç aşıkları birbirlerine kavuşturur
-13-14-15 Şubat günleri ona adanmış kutsal günlerdir.
-Kutsal hayvanı keçidir.
Antik Roma'nın ünlü bereket,döllenme ve aşk tanrısı Lupercus ile Alevilerin Boz Atlı Hızır'ını karşılaştırdığımızda şaşırtıcı bir sonuçla karşılaşırız.İhmal edilebilecek kadar önemsiz bir iki detay dışında bu iki kutsal varlık birbiri ile örtüşür.
-Tiber nehrinde ölüme terk edilen, nehrin taşmasıyla kıyıya savrulan darda, çaresiz kalmış iki küçük çocuğun imdadına 'dişi kurt' suretinde yetişen Lupercus ile Alevi inanışındaki, kılıktan kılığa girerek,yolda,zorda çaresiz kalmışların imdadına yetişen Hızır arasında görünürde pek fark yoktur.
-Lupercus'un adına yapılan şenlikler 13-14-15 Şubat günleri yapılırdı Hızır Bayramı da aynı günlerde kutlanmaktadır.
- Lupercus şenliklerinde Lupercus rahipleri ev ev dolaşarak her haneye dokunurlardı Lupercus rahiplerinin dokundukları haneye bereket getireceğine inanılırdı. Anadolu'da hala, Hızır hangi haneye uğrarsa o haneye bereket ve bolluk geleceğine inanılıyor.

-Antik Roma'da genç kadınlar ve genç kızlar Lupercus rahiplerin kendilerine dokunması için çaba gösterirler, bu dokunuştan payını alan genç kızların bekar iseler eşlerini bulacaklarna, eğer evli iseler doğurganlıkları artacağına ve kolaylaşacağına inanılırdı.Lupercus festivalinin ikinci gününün akşamında 14 şubatta bekar genç kızlar eşlerini seçerlerdi.
Aynı günde, Hızır Bayramının ikinci günü akşamında 14 Şubatta bekar genç kızlar ve genç erkekler gönüllerindeki sevgiliye kavuşmak için genç gelinler de döl tutmak, çocuk doğurmak için niyet ederler.

-Lupercus'un da Hızır'ın da kutsal hayvanı keçidir.

'Lupercus' Truva felaketinden kaçan Luvi soyluları tarafından Anadolu'dan Kuzey İtalya'ya taşındı. O Antik Roma'nın bereket, döllenme ve aşk tanrısı olarak tanındı ve büyük saygı gördü. Mısır Kraliçesi Kleopatra ile tarihin en büyük aşklarından birini yaşayan Roma'lı ünlü general Markus Antonius bereket, döllenme ve aşk tanrısı Lupercus'a rahip yetiştiren okulun da başkanıydı.Mark Antonius M.Ö. 44 yılında Dünya tarihinin en önemli Liderlerinden olan Jül Sezar'a krallık Lupercus Bayramında sundu.
Boz Atlı Hızır Luvi çağından bugüne miras kalmış dünün ve bugünün bereket döllenme ve aşk tanrısıdır. O, İbrahimi dinlerin iki bin yıldan uzun sürmüş baskı ve tehdidine rağmen Anadolu coğrafyasında, Dersim dağlarından Ege, Akdeniz kıyılarına kadar hemen her yerde varlığını büyük bir ihtişamla hala sürdürüyor.
En çaresiz zamanlarında Romulus ve Remus'un imdadına yetişen Roma'nın unutulmuş tanrısı 'Lupercus' bugün Anadolu'da Hızır adı ile yaşıyor.Bizler bunun farkında bile değiliz,Alevi hafızasının en bulanık olduğu yerdeyiz..
14 Şubat Sevgililer Günü:
M.S.325 yılında İmparator I.Konstantin İznik'te 1. Hıristiyan Ekümenik Konsilini topladı. Bu kosilde Hıristiyanlık Roma İmparatorluğunun resmi dini olarak kabul edildi. Hıristiyan doğması 325 yılında İznik şehrinde biçimlendirilirken, bu yeni dinin halk tarafından kolayca kabulünü temin için Roma topraklarında Hıristiyanlık öncesi inançların baskın motifleri Hıristiyanlaştırılarak içselleitirildi.Böylece İmparatorluğun yönetimindeki ülkelerde devlet eliyle Hıristiyanlaştırmaya karşı oluşabilecek direnç en aza indirilmeye çalışıldı.
Hıristiyan Kilisesi 325 yılından başlayarak s eski çağın kutsal varlıklarının, günlerinin ve ritüellerinin üzerine Hıristiyan motiflerle donatılmış yeni hikayeler yazarak eski gelenekleri kendisine mal etmeye başladı.
Lupercus Bayramı da Kilisenin kadim gelenekleri Hıristiyanlaştırma kampanyasından fazlasıyla nasibini aldı.M.S. 496 yılında Papa I.Gelasius Lupercus bayramını yasakladı. Papa I.Gelasius 14 Şubat gününü 'Saint Valentine' günü ve Saint Valentine'yi 'aşıkların koruyucu azizi' ilan ett. Kilise aynı günlerde yapılan kutlamaların dönüşümde kolaylık sağladığının farkındaydı, bu yüzden eski bir Roma tanrısın yerine bir Hıristiyan azizi yerleştirirken eski kutlamanın gününü değiştirmedi.

Kilise Lupercus Bayramını Saint Valentina günü olarak Hıristiyanlaştırılırken bunun üzerine kendi hikayesini yazdı. Kilise; sevgililerine ve ailelerine bağlı erkekler yüzünden ordusunda savaşacak asker bulamayan İmparator II. Cladius'un Roma'da nişan ve evlilikleri yasakladığı, Saint Valentine adındaki Hıristiyan papazın yasağa rağmen çiftleri gizlice evlendirmeye devam ettiği bu yüzden 14 Şubat 270 tarihinde öldürüldüğünü öne sürdü ve 14 Şubat gününün bu sebeple ona adadığını duyurdu.

'Saint Valentine' günü çok geçmeden 'sevgililer günü' olarak anılmaya başlandı.

ERDOĞAN ÇINAR- DERGAHIN SIRRI

Kurulum Tarihi : 20/12/2017 @ 21:04
Son Güncelleme : 20/12/2017 @ 23:12
Kategori : BOZ ATLI HIZIR
Sayfa Oku 467 defa


Sayfayı Yazdır Sayfayı Yazdır     Sayfayı Yazdır Sayfayı Yazdır


react.gifBu Makaleye Verilen Cevaplar


Cevap #1 

yapımcı: Ayaz 22/02/2019 @ 10:43

http://www.radikal.com.tr/yazarlar/cem-erciyes/luviler-isvicreli-arastirmaci-icin-bir-truva-ati-mi-1361353/

Prof. Dr. Manfred Korfmann'ın sonradan Osman adını alıp Türk vatandaşı olduğunu en azından parantez içinde belirtmemeniz manidar geldi. Devamında adamın itiraz ettiği tezi o ileri sürmüş gibi yazmanız da ayrıca bilimsellikten çok uzak. Luviler Alevilerin ataları olabilir belki ama bunu bilimsellik(!) gölgesinde epey uydurma bir yaklaşımla yapmanız son derece kötü olmuş.
Sayfadaki yazıları ilgi ve merak içinde okuyorum hatta çok doğru analizler de var doğrusu lakin bu bölüm epey zorlama olmuş.
Saygılarımla.
Fatih Ayaz


Gımgımın Adı , Halkı ve Bazı Köy Adlarının Tarihi Kaynakları
--

ÜYE GİRİŞİ

Tekrar Giriş Yap
---

Kullanıcı Adı:

Gizli Kodunuz (Şifrenizdir - Kimliğinizle Bağlantılı- Unutmayınız)


 Üye Sayısı 350 üye


Bağlı Kullanıcılar

( Hiçkimse )
ARAMA




ANKET
Sitemizi Nasıl Buldunuz.
 
Iyi
Daha iyi olabilir
Normal
Olumsuz
Sonuçlar
KİTAP KÖŞESİ
0012.jpg

0010.jpg
Kitap 1.jpg

Kitap 3.jpg

06082010507.jpg

kitap 2.jpg

0009.jpg

0008.jpg


GÜNCEL HABER



RSS HABER
^ Top ^