Günün Sözü :  Sitemize Hoşgeldiniz Gılaniler Web Sitesi Köyümüzün Tanıtımı Görevi Üslenmiş Bir Sitedir. Herşey Unutturmamak Adına   
PİR SULTAN ABDAL

pir_sultan.jpg

YEDİBÖLÜK KÖYÜ

Kapat AA...ÖNSÖZ

Kapat ANILARLA SİFON

Kapat AĞIT

Kapat DİL

Kapat EĞİTİM

Kapat GELENEKLERİMİZ

Kapat GENÇLİK ETKİNLİĞİ

Kapat GENÇLİĞİMİZ

Kapat GURBETTEKİLER

Kapat GÖRÜŞ

Kapat HARİTA

Kapat KAYIPLARIMIZ

Kapat KUSPO 3,6 HAZİREN 2010

Kapat KUSPO VİDEOLARI

Kapat KÖY RESİMLERİ

Kapat KÖY VİDEOLARI

Kapat KÖYÜMÜZÜN OZANLARI

Kapat KÜLTÜTÜMÜZ

Kapat KÜRT SORUNU

Kapat NUFUS

Kapat PROJELERLER

Kapat SANAT

Kapat SEMTLARIMIZ

Kapat SOYAĞACIMIZ

Kapat SİFONDA DEDELİK

Kapat TARİHİ BELGE

Kapat TARİHİMİZ

Kapat TARİHİMİZDE İZBIRAKANLAR

Kapat YAZ ETKİNLİKLERİ

Kapat YORUM

Kapat YÖRESEL ATA SÖZLERİMİZ

Kapat YİTİRDİKLERİMİZ

Kapat ÖYKÜLER

Kapat ŞADİ AŞİRETİ

Kapat ŞİRANIN KÖYLERİ

ALEVİ YOLU VE ÖRETİSİ

Kapat ALEVİ PİR VE ERENLERİ

Kapat ALEVİ DERGAHLARI

Kapat ALEVİ OCAKLARI

Kapat ALEVİ SÖZCÜĞÜNÜN KÖKENİ

Kapat ALEVİ ÖĞRETİSİ

Kapat ALEVİLİKTE KURBAN

Kapat ALEVİLİĞİN GİZLİ TARİHİ

Kapat ALEVİLİĞİN TARİHSEL BOYUTU

Kapat AYİN-İ CEM

Kapat BATAL GAZİ

Kapat BOZ ATLI HIZIR

Kapat BÜYÜK OSMANLI YALANI

Kapat CEM VE 12 HIZMET

Kapat DERGAH DEVLETLERİ

Kapat DİL KURUMUNCA ALEVİLİK

Kapat EHL-İ BEYT'LER ALEVİMİ

Kapat HACİ BEKTAŞ VBELİ

Kapat LUVİ`LER ALUVİLER

Kapat OZANLARIMIZ

Kapat TURNA KUÇU

Kapat TURNA KUÇU SÜRATINDA MURŞİT

Kapat VARİDAT

Kapat YAS-I MATEM

Kapat YEDİ ULU ALEVİ OZANI

Kapat İNAÇ BOYUTUYLA ALEVİLİK

SPONSOR
SAYAÇ

   Ziyaretçi

   şu An Bağlı

TAKVİM
GAYETE
Site Hakkında Bilgilendirilmek için Gazetemize Katılınız.
Katıl
Çık
3 Katılımcılar
İNFO
news.gifHABERLER


SÜNNİ MAHKEMELER ALEVİLİĞİN İÇİNİ BOŞALTMAYA BAŞLADI - yapımcı: AbidinSari 08/07/2010 @ 14:45

ALEVİ HUKUKU YARGIDAN DÖNDÜ
Kendisini 'düşkün' ilan dedeyi mahkemeye verdi
ImageTekin ATAY/ AHT
Burdurlu bir Alevi, kendisini zinadan ‘düşkün’ ilan eden Alevi dedeye ‘hakaret’ davası açtı. Mahkeme, vatandaşı haklı buldu.

‘ZİNACIDIR, CEMEVİNE ALMAYIN’
Burdur Niyazlar Köyü’nde yaşayan Şeref İpek, zina yaptığı iddiasıyla Alevi dede tarafından ‘düşkün’ ilan edildi. Köyün Alevi dedesi Halil Yılmaz, civardaki cemevlerine de “Bu kişiyi 4 yıl boyunca cemevine almayın” yazısı yazdı.

DEDE: BU ALEVİLİKTE BİR İLK
Şeref İpek, “İftira” diyerek dede ve 2 yakınına hakaretten dava açtı. Yargı, İpek’i haklı buldu ve sanıklara 87’şer gün hapis verdi. Alevi dedesi Yılmaz, “Bir talip, mürşidini dava etti. Şaşkınım. Bu Alevilikte bir ilk” dedi.

Alevi hukuku yargıdan döndü.
Burdur’da, Şeref İpek isimli Alevi vatandaş tarihte ilk kez Bektaşi hukukunu yargıya taşıdı. Kendisini düşkün ilan eden Alevi dedesi Halil Yılmaz ile kardeşi Hüseyin Yılmaz ve eşi Dudu Yılmaz’a dava açan İpek, haklı bulundu. Mahkeme Yılmaz Ailesi’ne 87’şer gün hapis cezası verdi, ardından 1740’ar lira paraya çevirdi

BURDUR’un Yeşilova İlçesi’nde, Alevi bir vatandaşa, “örf hukuku” uyarınca verilen “düşkünlük” cezası tarihte ilk kez yargıya taşındı. Düşkün ilan edilen Şeref İpek, iftiraya uğradığını ileri sürerek, Alevi dedesi Halil Yılmaz ile kardeşi Hüseyin Yılmaz ve eşi Dudu Yılmaz’a dava açtı.
Mahkeme Halil, Hüseyin ve Dudu Yılmaz’ı hakaret suçundan 87’şer gün hapis cezasına mahkûmetti. Ardından cezaları bin 740’ar lira para cezasına çevirdi.
Evli ve 4 çocuk babası Şeref İpek (52), bir kadınla ilişkisi olduğu gerekçesiyle, Alevi dedesi Halil Yılmaz’ın (80) denetiminde yapılan cemtoplantısında, Aleviliğin örf hukuku uyarınca “düşkün” ilan edildi.
Düşkünlüğü haksızlık olarak gören İpek, Halil Yılmaz ile kardeşi Hüseyin Yılmaz (74) ve eşi Dudu Yılmaz’ı (73) kendisine iftira attıkları gerekçesiyle savcılığa şikâyet etti.

‘KARAR CEM TOPLANTISINDA ALINDI’
Alevi dedesi Halil Yılmaz, yaptığı açıklamada “Şeref İpek hakkında pek çok iddia vardı. Kendisini defalarca uyardık. Son olarak cemevinde toplantı yapıp, hakkındaki iddiaları sorduk, kendisi cemde toplantıyı terk etti. Toplumdaki birçok kişi bana, ‘Bunlar artık cemevine gelmesin, istemiyoruz’ dedi.Mürşit olarak ben görevimi yaptım. Oylama yapıldı ve karar alındı” diye konuştu.

‘BİN YILLIK KURALLAR VAR’
Halil Yılmaz, “Bir talibin (öğrenci)mürşidine (Alevi dedesi) açtığı belki de tarihteki ilk davadır. Konu sadece ceza hukuku açısından değerlendirilmiştir. Alevi-Bektaşi inancının, bin yıllar değişmeyen kuralları göz ardı edilmemeliydi. Yargı bizi suçlu buldu, boynumuz kıldan ince ancak inancımızın gereklerini de uygulamak zorundayız” dedi.

DÜŞKÜNLÜK CEZASI NEDİR?
DÜŞKÜNLÜK, Alevilerin kendi içlerinde oluşturduğu bir ceza sistemidir. Geçici ve sürekli olmak üzere iki tür düşkünlük vardır. Haksız yere eşini boşayana, haram kazanç sağlayana, yalancı şahitlik yapana, nefsine hâkim olmayana, hırsızlık yapana, adam öldürene, vatan borcunu ödemeyene, annesine-babasına evlatlık görevini yapmayana, insanlara zarar verene, Allah’ı, peygamberi ve Kuran’ı inkâr edene, komşusunu incitene, işçi ve yetim hakkı yiyenlere, Kuran’da evlenmeleri yasaklanan kimselerle evlenenlere, ikrardan dönenlere ve zina yapanlara verilmektedir. Düşküne selam verilip alınmaz, konuşulmaz, evine düğününe gidilmez, kısacası toplumdan tamamen dışlanır. Düşkün hatalarını düzeltip af dilerse, yine cem toplantısında cezası kaldırılır.

Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk:
‘Hukuka uygun karar’
“BU karar, dine dayalı bir örf hukuku ile laik temele dayanan ceza hukukunun çatışmasıdır. Bizim ceza kanunumuz din temeline dayanmadığı için, bu tür davalarda hiçbir mahkeme, ‘dini esasları’ dikkate alarak karar veremez. Mahkemenin, dini kuralları veya geleneğe bağlı yaptırımları dikkate alması mümkün olmadığı için neticede hukuka uygun bir karardır.”

Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız:
‘Örf hukukuna uymalıydı’
“ALEVİ-Bektaşi kurallarına göre, düşkün ilan edildiği için haksızlığa uğradığını düşünen kişinin itiraz edeceği makam, bağlı bulunduğu mürşidin bir üst makamıdır. Yani yine örf hukuku içinde itirazını yapabilir. Fakat bu konu laik temele dayalı yargıya taşınırsa, doğal olarak böyle bir sonuç çıkabilir. Çünkü yargı, dini unsurları esas almayacaktır. Ancak inancımızın gereği bellidir, kuralı bellidir. Bundan kimsenin vazgeçmesi mümkün değildir.”

BİR YIL, 2 TARİH, 2 DEVLET, 2 MİLLET - yapımcı: AbidinSari 03/07/2010 @ 19:34

BİR YIL, 2 TARİH, 2 DEVLET, 2 MİLLET
’’SOLİNGEN MÜZESİNİ ALKIŞLAYIP, MADIMAK MÜZESİNE KARŞI ÇIKMAK; FAŞİST, IRKÇI,YOBAZ, İKİ YÜZLÜ BİR AHLAKSIZLIKTIR’’
biryl2tarih2devlet2millet.bmp
Yıl 1993:
Türkiye'nin Sivas şehri. Cuma namazının ardından toplanan binlerce kişilik güruh "Kahrolsun laiklik" diyerek sağa sola saldırıyor. Ardından Pir Sultan heykelleri, Atatürk heykelleri hedef oluyor. Sonrası malum. Madımak Oteli'nde 35 aydın can veriyor.

Yıl 2008:
"Bu katliamın yaşandığı otel 'sevgi ve kardeşlik' müzesi olsun" diyenler marjinal ilan ediliyor. Bu katliamı anmaya kalkanlar; "Olayı kaşımaya çalışan iç ve dış mihraklar" ilan ediliyor. AKP hükümetinin bırakın Madımak Oteli'nin müze yapılmasını, Sivas'ın anılmasına bile tahammülü yok. Hatta ve hatta bir piyanistin Sivas Katliamı ile ilgili sanat eserine bile tahammülü yok AKP'nin.

Yıl 2010:
AKP’nin sözde Alevi açılımı baş sorumlusu Devlet ! Bakanı! Faruk ÇELİK; ‘’Beş katlı bir bina nasıl müze yapıla bilinir? Bilmeden konuşuyorlar’’ diyerek timsah gözyaşları ardındaki gerçek yüzlerini bir kez daha gözler önüne serdi. Kendilerini akıllı başkalarının aptal olduğunu sanan bu yobaz zihniyet bunu öğrenmek istiyorsa o katliam yuvasını teslim etsin Alevi kurumlarına görsün nasıl müze oluyormuş…


Yeniden gidelim 1993 Yılına:
Yıl 1993:
Bu kez, yer Almanya. Solingen şehrinde ırkçılık damarlarına işlemiş dört Alman faşisti, Türklerin yaşadığı bir evi ateşe veriyor. 5 Türk yaşamını kaybediyor. Solingen'in adı, 29 Mayıs 1993'te düzenlenen bir saldırıyla tüm dünyada duyuldu. Hülya Genç (9), Gülüstan Öztürk (12) ve Hatice Genç (18) olay yerinde, Gürsün Ince (27) ile Saime Genç (4) ise kaldırıldıkları hastanede yaşamını yitirdi. Mevlüde Genç, olay sırasında 2 kızını, 1 yeğenini ve 2 torununu kaybetti. Oğlu Bekir'in vücudunun yüzde 36'sı yandı.

Yıl 2008:
Solingen'de yakılıp 5 Türk'ün hayatını kaybettiği o ev çiçekçi değil şuanda. Almanlar o evi alıp "Ya Türkler siz burada öldünüz. Fazla kaşımayın bu olayı. Gelin biz burayı kütüphane yapalım." da dememişler. Almanların ülkesinde, Almanlar tarafından 5 Türk'ün katledildiği o ev, şimdi müze. Alman hükümeti o evi satın almış. Hayatını kaybedenler için bahçesine 5 tane ceviz ağacı dikilmiş. Ayrıca nazilerin gamalı haçının parçalandığı bir heykel yapılmış o eve. Herhangi bir dernek yapmamış bunu. Türkler de yapmamış. Alman hükümeti yapmış. Karşı çıkmak bir kenara.

Görüldüğü üzere; 1993 yılında gerçekleşen iki katliam. İkisinde de Türkler katlediliyor. Birinde Türkler Almanya'da katlediliyor. 15 yıl sonrasında Türklerin katledildiği o ev, katleden Almanlar tarafından müze yapılmış. Ne ilginç? Kimse çıkıp "Solingen'imize müze yapamazsınız. Solingenliler olarak bu olayla anılmak istemiyoruz. Unutun bu olayları. 5 tane Türk öldüyse ne olmuş?" dememiş. Yoksa ilginç değil mi? Ama 15 yıl sonra 35 Türk'ün katledildiği otelin de müze yapılmasını isteyenler, Türkiye'de "marjinal" ilan ediliyor. Çok ilginç bir şey istemiş gibi bakılıyor yüzlerine. "Olayları kaşımaya çalışan" iç ve dış mihraklar oluyorlar. Ey sen politika. Ne garip bir şeysin ki; senin sayende bir katliamın unutulmamasını, yeniden yaşanmamasını isteyenler "marjinal" ilan edilebiliyor. "Katliam unutulsun. Olmamış gibi davranılsın." diyenler gayet normaller, "Hayır. Katliamların tekrar olmaması için, hatırlanması gerekir. Bu kötü olaylardan ders alınması gerekir." diyenler marjinal oluyor.

Nedir mesele? "Kahrolsun laiklik" diye bağıranlar, 35 aydını yakanlar lanetlenmek mi istenmiyor? "Unutun bu olayı. Kaşımayın." demenin amacı bu mudur? "Hayır! Biz de lanetliyoruz elbette ki o olayı." diyorsanız; neyi hatırlamak istemiyorsunuz? Madımak'a yapılacak bir kardeşlik müzesi sizi niye rahatsız ediyor? Ben anlamıyorum, nasıl karışıklık yaratıyor bu müze Sivas'ta? Ne gibi bir karışıklık? Alevilerin acısının anısına dikilen bir heykel, yapılan bir müze kimi nasıl rahatsız eder? Türklerin acısına dikilen anıttan bırakın rahatsız olmayı, acıyı sahiplenip kendi elleriyle Solingen'deki evi müze yapan Almanlar'ın kafası mı çalışmıyor, yoksa Türkler tarafından asimile mi edilmişler?

Bu ülkede bir inanç grubunun, bir etnik kimliğin kendi acısını anması; diğerlerini rahatsız ettiği sürece birlik ve beraberlik denen şey bu ülkenin yanından geçmez. Bırakın rahatsız etmeyi, Sunniler Alevilerin, Aleviler de Sunnilerin acısını kendi acısı gibi görmeli. Türkler Kürtlerin, Kürtler de Türklerin. Ancak bu şekilde bu ülkede birlik beraberlik olur. Yoksa farklı hesaplarla, "konuşulmak istemeyen konuların halının altına iteklenmesiyle" birlik beraberlik falan kurulmaz. Geçiniz bu nameleri.

Diyorlar ki; "Biz Alevi açılımı yaptık. Aleviler gelmedi." Oldu. Başka bir arzunuz? Siz daha Alevilerin gündüz gözüne yakıldığı bir katliamın bırakın acısını paylaşmayı, bunun anılmasından bile rahatsızlık duyun; Aleviler de "Hadi gelin bakalım." deyince peşinize düşsünler. Diğer istekleri de peçeteye yazalım mümkünse!

Önce kebapçı yaptılar. Sonra çiçekçi yapalım dediler. "Yahu ne anlatıyorsunuz? Dinleyin bir dakika." deyince şimdi de "Kütüphane yapalım o zaman" diye ortaya çıktı birileri. Evet. Madımak Oteli'nden bahsediyorum. Şimdi de "kütüphane" yapılması öneriliyormuş. "Madımak'ın müze yapılmasını isteyen marjinal kesimlerin susturulması için" kütüphane yapılmalıymış Madımak.

Hadi oradan hadi oradan,; O katliam yuvası MADIMAK OTELİNİN MÜZE OLMAKTAN BAŞKA BİR ŞANSI YOKTUR. Bunu o kalın , ırkçı, faşist, yobaz kafatasınıza sokun...

Başka bir yol mu? Zaten pamuk ipliğine bağlı kardeşliği ve güveni bu ülkede bitirirsiniz, HODRİ MEYDAN...
ALINTI: http://www.alevilerden-ozurdile.com

ÇALDIRAN SAVAŞI SÜRÜYOR! - yapımcı: AbidinSari 26/06/2010 @ 21:25

ÇALDIRAN SAVAŞI GÖKYÜZÜNDE SÜRÜYOR!
Şah İsmail’in, Yavuz'a yenildiği Çaldıran Savaşı’nın adı Türkiye’nin ilk yerli casus uçaklarına verilince Aleviler "neden Çaldıran?" diye sorgulamaya başladı.

Kelime ATA/ habercek.com
Yavuz- Şah İsmail arasında yaşanan ve derin yarılmalara yol açan Çaldıran Savaşı halen devam ediyor: Hem de uzayda..

Sinop’ta yazılım ve tasarımı Türk mühendisler tarafından yapılan Türkiye’nin ilk yerli 6.5 metre boyundaki insansız casus uçaklarına Çaldıran adı verildi. Çok gizli yürütülen projeyle deneme uçuşu yapılan uçaklara Çaldıran adının verilmesini sorgulayan Yılmaz Soyyer, gazetelerde çıkan bir habere atıfta bulunarak dikkat çekici bir yazı kaleme aldı. Gazete haberinde şöyle deniliyordu:

“Baykar Makina ve Kale Kalıp ortaklığı TSK için yeni bir İHA üretiyor. Uçağın deneme aşaması tamamlandı. Artık seri üretime geçilecek. ''ÇALDIRAN'' isimli bu uçak, eldeki İHA'lardan çok daha üstün özelliklere sahip olacak. Bazı özellikleri ile Heron'ları da geride bırakacak olan Çaldıran, 1.200 km menzile sahip. 22 bin feet'e kadar da çıkabiliyor ve 12 saat havada kalabiliyor.”

Bu haber karşısında hem sevinci hem de üzüntüyü yaşadığını belirten Soyyer, liberalevi.com’da yeralan yazısında Türkiye’nin modern teknolojiye dayalı bir üretim yapmasından dolayı mutlu olduğunu ancak seçilen adın da üzüntü verdiğini söyledi.

Çaldıran’ın bir savaşın adı olduğunu, Kızılbaş- Türkmenler’in desteğini alan Şah İsmail’in bu savaşta Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’e yenildiğini ifade eden Soyyer,

“Bu savaşta Osmanlı ordusu Şii İran ordusunu değil Kızılbaş Türkmen Safevi ordusunu yenmiştir. Yenilenlerin önemli bir kısmı Anadolu'dan İran'a göçen bugün Alevi dediğimiz Kızılbaşlardır. Buradaki vurgum hem “Türkmen” e hem de “Kızılbaş”adır. O dönemde Türklüğün ve Türkmenliğin ön plana çıkması elbette düşünülemezdi. İmparatorluklar milli endişelerle davranamazlar. Aynı zamanda bir Fransız ihtilali sonrası kavramı olan milliyetçilik pencerecinden 16. yüzyıla bakılamaz. Günümüzde durum farklıdır. Türkiye Cumhuriyeti laik bir milli devlet olduğu iddiasındadır. Bir devlet laikse halkının bir kısımının diğer bir kısmını mağlup ettiği savaşı kutsayıp ön plana çıkaramaz. Dolayısıyla da bir savaş aletine o günü hatırlatacak bir isim koyamaz, koymamalıdır. Bu isim sayıları kaç olursa olsun ülkemizde var olan Alevi kitleleri rahatsız edecektir, ülkemizdeki toplumsal uzlaşı zeminine darbe vuracaktır” dedi.

Soyyer, Devlet Bakanı Faruk Çelik’e, Alevi Açılımı Koordinatörü Necdet Subaşı’ya uçaklara “Malazgirt” isminin verilmesini önerdi.

Alevi mahallelerine tepki çeken isimler
Genellikle Alevilerin yoğun olduğu yerleşim birimlerine tepki çeken isimler konuluyor. Yavuz Sultan Selim adı da en fazla konulan adlar arasında yeralıyor.
ALINTI:http://www.alevilerden-ozurdile.com

SIRMA KELEŞ VEFAT ETTİ - yapımcı: AbidinSari 19/06/2010 @ 18:21

VEFAT

YEDİBÖLÜK KÖYÜMÜZÜN SIRT MAHALLEMİZDEN MUSTAFA KELEŞ'İN EŞİ ''SIRMA KELEŞ'' HAKKA YÜRÜDÜ.

CENAZESİ CUMARTESİ GÜNÜ (19 Haziran 2010) KARTAL CEMEVİNDEN 15.00 DE HAZIRLANILARAK KÖYDE DEFİN EDİLMEK ÜZERE SAAT 18.00 DE ŞİRAN'A GÖNDERİLECEK.

YAKINLARINA VE BÜTÜN YEDİBÖLÜK KÖYÜ HALKIMIZA http://www.yediboluk.com OLARAK BAŞSAĞLIĞI DİLERİZ...

BİR HAPİSHANE MÜDÜRÜNDEN SİVAS KATLİAMI - yapımcı: AbidinSari 18/06/2010 @ 15:40

BİR HAPİSHANE MÜDÜRÜNDEN SİVAS KATLİAMI
İLK KEZ YAYINLANAN BİR SİVAS KATLİAMI TANIĞI SÖYLEŞİSİ

TAÖD NeferHaber: Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
CEVAP: Ben çorum ili merkez Kertbabaoğlu köyünden 1952 doğumlu Mehmet ve satı dan olma emekli cezaevi müdürüyüm. Şuanda torbalı da ikamet etmekteyim. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği yönetim kurulu üyesiyim iki oğlum var inşaat mühendisi ve elektronik mühendisi bir kızım var, eşim ev hanımı günlük yaşayıp gidiyoruz

TAÖD NeferHaber: Sivas Madımak Katliamı yaşandığından siz orada bulunmuşsunuz. Bize bunu anlatırmısınız. Bir görev gereği mi, iş mi?
CEVAP: Ben gürün cezaevi müdürü idim görevli değil olay çıktığını TV. Görünce 5 arkadaş siz ister yardım deyin ister merak deyin Sivas a gitmek üzere yola çıktık konak pınar jandarmasını geçemedik olayları jandarma karakolunda çaresiz üzülerek izdik. Bilahare geri dönüm gürüne geldik.

TAÖD NeferHaber: Bir söyleşide sizi bölgeye bırakmadıklarını söylemiştiniz. Neler yaşandı? Sizi nerde tuttular? Olayları nerde öğrendiniz? Bulunduğunuz yerde olaylar üzerine kimler neler konuşuluyordu?
CEVAP: Madımak katliamı ile daha sonra tv. ve basından öğrendik ki gece sabahlara kadar dost toplantıların sadece hayıflandık lanet okuduk ve son derece üzgündük kimin ne konuştuğunu anlamak üzüntü ve kederden anlamak mümkün değildi.

TAÖD NeferHaber: Sizlerin Sivas'a girişine engel olanlar ve bunu başarabilenler, o katliamı gerçekleştirenleri ve organize edenlerin oradan çıkışına sizi engelledikleri gibi engel oldular mı?
CEVAP: Olayları yaratanların kaçışlarına gizlenmelerine bir şey diyemeyeceğim yakalananlar oldu, ama gerçek failler bir şekilde oradan çıktılar ya da çıkartıldılar.

TAÖD NeferHaber: Resmi bir kimliğiniz olmasına rağmen oraya bırakılmayışınızı neye bağlıyorsunuz? Bu gün daha makul ve mantıklı düşündüğünüzde o gün şehre giriş ve sözde çıkışı engelleyenler; Sizi mi-Oteldekileri mi-Olayları çıkartanları mı korumayı amaçlamışlardı?
CEVAP: O değerli insanları korusaydılar madımağı yakmalarına izin vermezler. Olay yaratan insanları korumak karşı bir güç oluşmasını önlemek için bizleri bizler gibi düşünenleri Sivas’a sokmadılar. Olayları çıkaranlar seneler sonra yakalandı kaçtılar gizlendiler kimlik değiştirip devlet işine girdiler İstanbul belediyesinde aranan birisi bir kaç sene önce yakalandı.

TAÖD NeferHaber: Değerli can son bir şey daha sorayım bu Madımak Katliam sanığının devletin resmi kurumunda 4 yıl çalıştırılması normal olmasa gerek. En basit bir işe dahi girerken istenen evrakları göz önünde bulundurduğumuzda, bu katliamcının İstanbul belediyesinde başlamasının arkasında sadece belediyeden bir iki kişinin olmadığı onlarla birlikte başta belediye başkanı, O zaman ki İstanbul Emniyeti birimlerinin, İstanbul Valiliğinin ve SSK Müdürlüğünün de bilgisi dâhilinde yapılmış bir işlem olduğu ortaya çıkmaz mı? (o dönemlerde Sabıka kaydı-SSK işlemi-Sağlık Raporu-İkametgâh-Nüfus Kimlik vs. gibi belgeler işe girişlerde isteniyordu) Bu durumda suçluyu barındırma suçu işledikleri sabit olan adı geçen kurum ve yetkilileri hakkında Cumhuriyet savcılıklarınca hiç bir işlem yapılmamış olmasını neye bağlıyorsunuz?
CEVAP: Himaye ve korumadır. Adalet bakanı olan zat cezaevinde madımak sanıklarını ziyaret etmedi mi? kime ne yapabildik ki ona yapılsın işe girerken çok evrak istenir. sabıka kaydı, ikametkah, sigorta sicil no, nüfuz cüzdan sureti, emniyetçe ön tahkikat ve sağlık raporu bu kurumların gözünden kaçmaz.

TAÖD NeferHaber: Bütün dünya İnsanlığının katliam ve soykırımlar yaşamaması dilek ve temennilerimizle bu içten cevaplarınız ve yürekten paylaşımınız için teşekkür ederiz...
CEVAP:Ben teşekkür ederim sevgiyle kalın…

TAÖD NeferHaber Haziran 2010
ALINTI:http://www.alevilerden-ozurdile.com/

İlk SayfaÖnceki [ 1 2 3 4 5 6 7 ] SonrakiSon Sayfa

Gımgımın Adı , Halkı ve Bazı Köy Adlarının Tarihi Kaynakları
--

ÜYE GİRİŞİ

Tekrar Giriş Yap
---

Kullanıcı Adı:

Gizli Kodunuz (Şifrenizdir - Kimliğinizle Bağlantılı- Unutmayınız)


 Üye Sayısı 350 üye


Bağlı Kullanıcılar

( Hiçkimse )
ARAMA




ANKET
Sitemizi Nasıl Buldunuz.
 
Iyi
Daha iyi olabilir
Normal
Olumsuz
Sonuçlar
KİTAP KÖŞESİ
0012.jpg

0010.jpg
Kitap 1.jpg

Kitap 3.jpg

06082010507.jpg

kitap 2.jpg

0009.jpg

0008.jpg


GÜNCEL HABER



RSS HABER
^ Top ^