IRKÇI VE FAŞİST YÖNETİMİN AYAK SESLERİ!
KARADENİZ KÜRTLERE KAPATILDI!

Fındık toplamak için her yıl Kürt illerinden Karadeniz'e giden işçilere Karadeniz'in kapıları kapatıldı. Mayıs ayında Giresun'da vali ve askeri yetkililerin katıldığı 'PKK Zirvesi'nde Kürt işçiler yerine Gürcistan'dan işçi getirilmesine karar verildiği öğrenildi. Bölgeye girecek Kürtlerin ise sıkı kontrol altına alınacağı belirtiliyor.

KARADENİZ KÜRTLERE YASAK!

Her yıl Karadeniz'e fındık toplamaya giden Kürt işçilerin PKK'ye yardım edecekleri ve kargaşa çıkacağı iddiasıyla Karadeniz'e girmelerine izin verilmeyeceği öğrenildi. Kürt işçiler yerine, fındık toplamak için Gürcistan'dan işçi getirilecek. Bölgeye girecek Kürtlerin ise sıkı kontrol altına alınacağı belirtiliyor.

KARAR ZİRVEDE ALINDI

Fındık işçilerine yönelik kararın mayıs ayında Giresun'da vali ve askeri yetkililerin katıldığı 'PKK Zirvesi'nde alındığı öğrenildi. Toplantıda, Karadeniz Bölgesi'nde istihbarat, koruculuk ve köylülere silah dağıtımı ile askeri operasyonların arttırılması kararının yanı sıra, Kürt illerinden gelerek Karadeniz'e girmeyi başaran fındık işçilerinin fişlenmesi kararı alındığı ortaya çıktı. Karara göre bölgeye girebilen Kürt işçilerinin kimlik bilgileri, bahçe sahipleri tarafından önce Tarım İl Müdürlükleri'ne bildirilecek, bu bilgiler buradan valiliklere daha sonra da bütün güvenlik birimlerine iletilecek.

5 Mayıs'ta yapılan toplantıda Karadeniz'deki Kürt ve Alevi köylerinde güvenlik önlemlerinin arttırılması, askeri operasyonlara hız verilmesi, koruculuğun dayatılması, köylülerin silahlandırılması ve PKK'lilere yardım etme olasılığı bulunan kişilerin tespit edilmesi gibi kararlar alındığı belirtiliyor.

Batı ve Doğu Karadeniz bölgelerinde yıllık 2 milyar dolar döviz getiren fındığın büyük kısmını Kürt illerinden gelen geçici mevsimlik işçiler topluyor. Her yıl, Urfa, Batman, Diyarbakır, Antep, Mardin gibi illerden gelen Kürt işçiler, Türkiye'de en çok fındık üretiminin gerçekleştiği Ordu ve Giresun'un yanı sıra Trabzon, Düzce, Bolu ve Sakarya gibi illere akın ediyor. Bu sayının 150-200 bin arasında olduğu tahmin ediliyor. Günlüğü 18 TL'ye çalışan işçiler, kurdukları çadırlarda konaklıyor. Kurulan çadırlar, polis tarafından sürekli denetim altında tutulurken, işçiler diğer kamu kurumlarının kendilerine 'yabancı uyruklu' muamelesi yaptığını kaydediyor.

ADIM BAŞI KONTROL

Geçtiğimiz yıl Ordu'ya fındık toplamak için gelen tarım işçilerinin kente gelmeden önce kimlik bilgileri güvenlik güçlerine verilip GBT sorgulamasından geçiriliyordu. İşçiler çalışacakları yeri İl Tarım Müdürlüğü ve Ziraat Odası Başkanlığı'na da bildiriyordu. Ayrıca işçilerin hangi bölgeye gidecekleri, kaç gün kalacakları tutanağa işleniyordu. 'Şüpheli ve hastalıklı görülen işçi' hakkında yasal işlem yapılarak il sınırları dışına çıkartılıyordu.

Faşist ve ırkçı yaklaşımlar Türkiye'nin yıllardır gündeminden hiç düşmeyen ve her geçen yıl şiddeti ve kapsama alanı daha da genişleyen bir yobaz anlayış ürünü olarak Türkiye halklarını tehdit etmeye devam ediyor. Benzer özellikteki Malatya Hekimhan olayı ve Manisa Selendi'de Roman yurttaşlarımıza yapılanlar bu gün Karadeniz bölgesine giriş yasağı getirtilen Kürt kardeşlerimizle de aynı muamele reva görülmüştür...

Konu ile ilgili görüşlerine başvurduğumuz yurttaşlarımızın büyük tepki gösterdiği uygulama için işte çarpıcı bazı söylenenler:
''Bu uygulama tamamen ırkçı ve faşist yönetimlerce uygulanan bir yöntemdir''
''O zaman Güney Doğu bölgesinde de karadenizli polis, öğretmen,doktor, asker gelmesin''
''Güneydoğu da Karadenizli mütahit istemiyoruz''
SÖYLEMLERDE HAKLILAR MI! BU UYGULAMAYA GÖRE BİZCE SON DERCE HAKLILAR.
KARADENİZ KÜRT'E KAPALIYSA; GÜNEYDOĞU DA KARADENİZLİYE KAPANMALI...



MALATYA HEKİMHAN'DA NE OLMUŞTUR!!!
AYNI ÖN YARGI YÜZYILLARDIR ALEVİLEREDE UYGULANIYOR...

MALATYA
23 Nisan 2009 yılıda Hekimhan Devlet Hastanesi Müdürü Nazmi Kurt’un hastane çalışanı Semanur Takmaz’la ilgili hastane personeline, "Alevilerin ellerinin değdiği yenmez, bu kadının elini bir şeye vurdurmayın" şeklinde talimat vermesi ve mağdur Semanur TAKMAZ'ın dava açmasıyla devam etmekte olan süreçlere ilişkin devletin ve hükümetin hiç bir kanadından olaya tepki çıkmaması bu gün hala alevilerin usunda canlılığını koruyor.

Hekimhan Devlet Hastanesi Müdürü Nazmi Kurt’un verdiği talimatlarla Semanur Takmaz, aşçı İbrahim Gür tarafından satırlı saldırıya uğramıştı. 23 Nisan 2009 tarihinde yaşanan saldırıda Takmaz, elinden yaralanmış, 9 dikiş atılmış ve 15 gün iş göremez raporu almıştı.

MÜDÜR KURT,NAZMİ CEZA ALMADI:
Semanur Takmaz, satırlı saldırı ve Alevileri aşağılayan-ayrımcı uygulamaları yargıya taşımıştı. Saldırgan İbrahim Gür'ün yargılandığı dava ise 25 Mart’ta görüldü. Gür’e, hapis cezası yerine para cezası verildi. Takmaz'a satırlı saldırıda bulunan İbrahim Gür'e ırkçı faşistliğin cazası olarak sadece 2270 lira para cezası kesildi.



MANİSA SELENDİ ROMANLARIDA ZORUMLU GÖÇE ZORLANDILAR!
ROMANLARI DA TEHCİR ETMİŞLERDİ...

MANİSA
Selendi halkına göre herşey, bir Roman’ın kahvehanede sigara içmek istemesiyle başladı, kavga çıktı.Romanlar kahvehaneyi basıp, camı çerçeveyi indirdi. Bin kişilik kalabalık da Romanların evlerini yağmaya yöneldi, 1 evi yaktı, 7 araç taşlandı.Sonuçta Selendi’deki genç yaşlı, çoluk çocuk 76 Roman, Gördes’e götürüldü.Romanlar ise zorla sigara içme iddiasını yalanlıyor. Kavgaya kahvehanesahiplerinin, “Biz Çingene’ye çay vermeyiz” sözünün yol açtığını söylüyorlar.

Böyle olunca yapılacak en kolay şey nedir? Tehcir.Yani, zayıf olanın zorla göç ettirilmesi.Yani azınlığın, yerinden yurdundanedilmesi. Yani gücü yetenin, gücü yettiğine zorla istediğini yaptırması.Yıllardır orada yaşarmış, evi barkı varmış, oraya aitmiş, bunlara hiç bakmadan, tüm insanları bir kamyona doldurup, başka bir yere gönder gitsin.Tabii, yapılanın yasal gösterilmesi için “Biz kendi isteğimizle taşınıyoruz” şeklinde kâğıt imzalatılma çabası da var.Selendi olayının, Talat Paşa’nın tehcirinden farkı da bu zaten.Tehcir edilenlere kâğıt imzalatmak, olaya hukuk katar gibi görünmek.

Evleri basılanlardan Sema Özel, olay gecesini Milliyet’ten Banu Şen’e anlatıyor:“Elektrik kesildi, bağırış sesleri geldi. Taş, tüfek, balta, sopa, ellerine geçirdikleri her şeyle saldırıyorlardı. Kapıları kırdılar, her yeri yakıp yıktılar. ‘Allahuekber!’, ‘Çingenelere ölüm’ diye bağırıyorlardı. Çocuklarımızı kanepelerin içine sakladık. Komşularımızın kocaları bile saldırmayageldi. Çöpten geçiniyoruz. 3 çocuğum var. Erkeklere o gece birer kâğıt imzalattılar. Bazıları boş kâğıda imza atmış. Selendi’ye dönemeyiz, öldürürler bizi.”

Lütfen biraz empati kurun. Bu olayın, sizin başınıza geldiğini düşünün.Sizin evinizin basıldığını, sizin çocuklarınızın korkudan tir tir titrediğini düşünün.

Biz bu tür öyküleri çok biliyoruz.
Osmanlı’nın son yıllarında da, Cumhuriyet yıllarında da hep benzer anlatımlar duyduk.Yunanistan’da yaşayan Türk azınlık da aynı korkuları yaşadı.Bulgaristan’dan gelenler de aynı korkuları yaşadı. Anadolu’da yaşayan azınlıklar da aynı korkuları yaşadı.Ama artık yetmez mi?Bizim yaşadığımızı, bizim insanlarımıza yaşatmak şart mı?Bir ili yönetmek, en kolay yoldan 95 yıl önceki Talat Paşa reçetesi midir?

Zorla göç ettirdiği insanlardan imzalı kâğıt almayı akıl eden devlet, ev basıp araç yakanların yakasına yapışmaktan aciz mi?Neden hemen tehcir akla geliyor ve neden ev basanlardan hâlâ tek gözaltı yok hala kimse anlamış değil...
ALINTI:http://www.alevilerden-ozurdile.com/

2.YAYLA ŞENLİĞİNE DOĞRU
GÜMÜŞHANE İLİ ŞİRAN İLÇESİ YEDİBÖLÜK KÖYÜ YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ ''2.GELENEKSEL YEDİBÖLÜK KÖYÜ FESTİVALİNE HERKESİ BEKLERİZ'' AÇIKLAMASIYLA ŞENLİKLE İLGİLİ ŞU BİLGİLERİ AKTARDI.

YAYLA ŞENLİĞİNE SANATÇILARIN KATILACAĞI DAVUL ZURNALARLA GEÇECEK DOLU DOLU BİR KÖY GEZİ OLACAĞI İFADE EDİLDİ.

1 HAFTALIK 3 ÖĞÜN YEMEK+YOL
FİYAT ÇOK YAKINDA AÇIKLANACAK DENİLEN DUYURUDA (Resmi olmamakla birlikte kişi başına ücretin 200 TL civarında olacağı tahmin ediliyor)

İSTANBULDAN GİDİŞ:9 TEMMUZ 2010 CUMA AKŞAM SAAT:19:00
YEDİBÖLÜKTEN DÖNÜŞ:17 TEMMUZ 2010 CUMARTESİ AKŞAM SAAT:19:00

AYRICA ŞİRAN BELEDİYESİNİN FESTİVALLERİNDE YEDİBÖLÜK KÖYÜ HALK OYUNLARI EKİBİ VE SEMAH EKİBİMİZDE YER ALACAĞI BELİRTİLEN RESMİ AÇIKLAMADA;
TÜM KÖYLÜLERİMİZİN BU SENEKİ 2.ŞENLİĞE KATILMALARI ÇAĞRISI YAPILIP DERNEK BAŞKANI ŞAHVERDİ SARI'NIN
'' YÜKSEK KATILIM HEDEF VE BEKLENTİMİZE UMDUĞUMUZ YANITI ALACAĞIZ'' DİYEREK 2010 YAYLA GEZİ ŞENLİĞİ HAZIRLIKLARINI TAMAMLAMAK ÜZERE OLDUKLARINI BİLDİRDİ.